Türk Dünyasının önemli şahsiyeti İsmail Gaspıralı Kırımda doğmasına rağmen sadece Kırım Türklerinin değil,tüm türk dünyasının da düşünce insanıdır.Türk Dünyasına tesirleri üzerinde sıkça durulmuş ancak Bulgaristan Türklerine etkisi yeterince incelenmemiştir.
Asırlardır yaşadıkları topraklardan topluca göçe zorlanan bir halkın dramıdır Kırım ve Bulgaristan Türkleri.
Balkanlarda en yoğun türk nufusu olan ülke Bulgaristandır.Bunun nedeni doğrudan doğruya deportasyon,Osmanlı fütühatı olan sürgünler ve 1853 Kırım savaşından sonra kurtulduk diye sevinen kırım Türklerinin sonraki katliyamdan kaçmak için kendilerini Bulgaristan topraklarına atmalarıdır.
Kazakistandan Abaza ve Çerkezlerin de gelmesiyle Bulgaristanda kalabalık bir türk nufusu oluşur.
XVI yy ortalarına ait tahrir defterlerinde Bulgaristan topraklarında türk-müslüman nufusu hristiyanlardan çok daha fazladır.Bu nedenle 1877-78 Rus-Osmanlı savaşı,panslavistler için bir ırklararası yok etme savaşı olarak planlanmış ve tatbik edilmiştir.
Çok kanlı geçen bu savaşta yüzbinlerce masum türk Müslümanlar öldürülmüş ,canlarını koruyanlar ise bu kez ters istikamete Anadoluya göçe zorlanmıştır.Ancak;
Her şeye rağmen rus generaller Bulgaristanı türk ve Müslümanlardan temizleyememişlerdir. Demografik bilgilere göre 1900 yılında 531,084 türk,18,884 kırım tatar türkü ,günümüzde ise kesin olmayan sonuçlara göre tahmini 800,000 civarında müslüman yaşamaktadır.
Gaspıralı,türk dünyasının bir parçasını teşkil etmeleri ve kırım tatar Türklerinin de olması sebebiyle Bulgaristanla yakından ilgilenir.Ancak faaliyetleri konusunda elimizdeki bilgiler sınırlıdır.T.C.başbakanlık Osmanlı Arşivinde her hangi bir belgeye raslanmamaktadır.Tek kaynak dönemin Bulgaristan türk basınında yer alan haberlerdir.Gaspıralı Bulgaristan Türklerine ilgisini 1883 te yayınladığı “Tercüman” gazetesi vasıtasıyla gösterir.
Bulgaristan Türklerinin düzensizliğini,geri kaldıklarını, eğitimsizliklerini ve cahilliklerini dile getirir. 1905 te Yahudi ve Ermenilerin okuma yazma oranı % 54,bulgar ve Rumların %32 iken Türklerin % 4 tür.Savaş sonrası siyasi ve sosyal bir birlik düşünceleri yoktur ,kendi haklarını savunacak donanımları da yoktur.
1906 yılında Gaspıralı Rusçuk kasabasına gelir,”cemiyeti hayriyeyi” ziyaret eder ve hatta bağışta bulunur.Bulgaristan Türklerinin tek kurtuluşunun eğitim olduğunu fark eder ve halkı bu anlamda yönlendirir.
Aynı yılda türk basınında türk-tatar anlaşmazlıklarını içeren yazılar yayınlanır ve Gaspıralı Tuna gazetesine her iki tarafa ihtar başlıklı yazı yazar.
Muhabbet ve birliğin gayretten doğacağını ,şiveler farklı olsada din ve mezheplerinin bir olduğunu bildirir.
Yazısında ,neden naçalnik veya ministır olmak istemediklerini sorar .
Gaspıralının Bulgaristan Türklerine faaliyetleri,uzlaştırıcı tutumu,eğitim tecrübesi Türkler üzerinde olumlu etkisi zamanla fark edilir.
Dönemin siyasi ve kültürel yapısı,hayat tecrübesi,BG Türkleri arasında yüksek bir milli şuur uyandırır.Gaspıralının izinden giden birçok milli şairimiz vardır.Örneğin,Recep Küpçü milli şairimiz faili meçhul bir cinayete kurban olmuştur.
Hz.Mevlananın sözlerinden hareketle;
“dün geçti,yarın belli değil”,Bulgaristan Türklerinin bugünü önemlidir.
Bugün Gaspıralının “bizi ayakta tutan dilimiz ve dinimizdir “ sözleri Bulgristanda yaşayan Türklere uzaktır.
İsmail Gaspıralının düşüncesini ifade ettiği dönemde bir türk dünyasından bahsetmek,türk dünyasının bugünüyle karşılaştırıldığında,geçmiş tarihteki türk dünyası bugüne göre çok daha anlam ifade etmektedir.Araya giren uzunca bir zaman ,türk dünyasını kendi var olan zemini üzerinde güçlendirmek yerine tam aksi bir yönde gelişmelere sahne olmaktadır.Bu özellikle BG Türkleri için geçerlidir.
Gaspıralının,türk dünyasında başlattığı cedit,yenilik harekatını BG Türkleri için başlatmalıyız.
Geçmişte adeta Türkçe nefes almak bile yasak olan Bulgaristanda,bugün yasak değil ve eğitim müfredatında Türkçe “seçmeli” ders olarak yer almasına rağmen,ailelerden talep olmadığı için okunmamaktadır.
Yaptığım araştırmalarda,halk hala totaliter rejimin baskı hissini duymaktadır ve dilekçe vermeye korkmaktadır.
Bu anlamda halkı destekleyecek bir siyasi parti de yoktur.Oysa Bulgaristan 1 Ocak 2007 den bugüne Avrupa Birliği üyesidir,ve en doğal insan hakkı olan ana dilde eğitim hakkı olmalıdır.Halkı bu anlamda aydınlatmalıyız, komunizmin narkozundan ayılmaları gerekmektedir.bunu yaparken de Gaspıralıyı örnek almalıyız.Gaspıralı bu fikirlerini gerçekleştirirken,Ruslarla da iyi ilişkiler kurmuştur.Bizde Bulgarlarla iyi ilişkiler kurmalıyız,ırkçı söylemlerden uzak,hoşgörü ve denge politikasıyla hareket etmeliyiz.Gaspıralının fikirlerini Bulgaristan Türklerine yeniden empoze etmeliyiz.Türkçe eğitime teşvik etmeliyiz ve acele etmeliyiz,ömrümün buna yetmesini istiyorum.
Doğu-Batı Türkleri olarak değerlendirdiğimde ,Balkan Türkleri bugün daha şanslı,doğudaki Türkler ölüyor,Bulgaristanda bugün Türkler ölmüyor fakat dilimiz ölmeye mahkum ediliyor.
Zira,büyük bir milleti yok etmek önce dilini yok etmekle başlar.Türk milleti büyük bir millettir.
Gaspıralının fikirlerine paralel olan büyük önderimiz Atatürkün sözleriyle sunumumu tamamlayacağım.
“Bir milletin en belirgin niteliklerinden biri dilidir.
Türk milletindenim diyen insan,kesinlikle Türkçe konuşmalıdır.Türkçe konuşmayan bir insan,türk kültürüne bağlılığı iddia
ederse,buna inanmak doğru olmaz.
Biz bulgar türkü değil,Bulgaristan türküyüz.Bulgaristanda” türk” doğduk ve” türk “kalmalıyız..ana dilimizi okumalıyız..
Nesrin Osmanova İspova/Nesrin Sipahi Kıratlı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder